“İcra takibi dolayısıyla veri sorumlusu avukat tarafından borçlunun borç bilgisinin oğlu ile paylaşılması ve kendisi ile borç bilgisi paylaşılan borçlunun oğlunun telefon numarasının bu suretle hukuka aykırı olarak işlenmesi” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 01/12/2022 tarihli ve 2022/1281 sayılı Karar Özeti

“İcra takibi dolayısıyla veri sorumlusu avukat tarafından borçlunun borç bilgisinin oğlu ile paylaşılması ve kendisi ile borç bilgisi paylaşılan borçlunun oğlunun telefon numarasının bu suretle hukuka aykırı olarak işlenmesi” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 01/12/2022 tarihli ve 2022/1281 sayılı Karar Özeti

Karar Tarihi : 01/12/2022
Karar No : 2022/1281
Konu Özeti : İcra takibi dolayısıyla veri sorumlusu avukat tarafından borçlunun borç bilgisinin oğlu ile paylaşılması ve kendisi ile borç bilgisi paylaşılan borçlunun oğlunun telefon numarasının bu suretle hukuka aykırı olarak işlenmesi

 

İlgili kişilerin (borçlu ve oğlu) aynı konuya ilişkin  Kuruma intikal eden şikayetlerinde özetle; borçlu  hakkında başlatılan icra takibi ile ilgili olarak oğluna ait telefon  numarasının veri sorumlusu avukat tarafından defalarca aranarak borca ilişkin bilgi verildiği, borçlunun hukuki işlem ve finansal bilgilerinin açık rızası olmaksızın üçüncü kişi konumundaki oğlu paylaşıldığı, öte yandan kendisi ile borç bilgisi paylaşılan borçlunun oğlunun ise telefon numarasının hukuka aykırı olarak elde edildiği ve kullanıldığı, konu ile ilgili olarak ilgili kişilerin veri sorumlusu avukata yaptıkları başvurunun veri sorumlusunca tebellüğ edilmesine rağmen cevaplandırılmadığı ifade edilerek, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) kapsamında gereğinin yapılması talep edilmiştir.

Konuya ilişkin başlatılan inceleme çerçevesinde veri sorumlusu avukattan savunması istenilmiş olup alınan cevabi yazıda özetle; 

  • Keşidecisinin borçlu baba olduğu bono sebebiyle hakkında başlatılan ve kesinleşen icra takibi neticesinde borçlunun adreslerindeki menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi ve haczedilecek taşınır malların muhafaza altına alınması talebiyle icra müdürlüğüne başvurulduğu ve bu talebin kabul edildiği,
  • Hukuk bürosunda çalışan bir avukat tarafından belirlenen tarihte haciz ve muhafaza işlemlerinin gerçekleştirilmesi adına haciz mahalli olan adrese gidilerek burada hazır bulunan borçlu ile oğluna haciz memuru tarafından geliş sebebinin mahalde anlatıldığı, bu hususun haciz tutanakları ile de sabit olduğu,
  • Söz konusu işlemler sürerken borçlunun haciz mahallini terk ettiği, sonrasında haciz mahallinde bulunan borçlunun oğlu tarafından “Ben borçlu şirketin yetkilisiyim, borçlu benim misafirim olarak geldi, borçlunun şirketle alâkası yoktur, haczedilen mallar şirkete aittir.” demek suretiyle istihkak iddiasında bulunduğu, haczedilen malların yediemin sıfatıyla kendisine bırakıldığı ve haciz tutanağının imzalandığı,
  • Bu suretle borçlunun oğlunun kişisel verilerinin haciz işleminin gerçekleştirildiği tarihte icra memuru tarafından işlendiği, iddia edilenin aksine borçlunun borcu hakkında oğluna bilgi verilmediği, iki tarafın da hâlihazırda konudan haberdar oldukları,
  • İlgili kişilerin veri sorumlusuna usulüne uygun başvuruda bulunmadıkları, borçlunun başvurusunda yer alan vekaletnamede kişisel verilerin korunması çerçevesinde veri sorumlusuna başvurulabilmesi için gerekli açık rızayı içeren özel bir hükmün bulunmadığı, borçlunun oğlunun başvurusunun ise başvuruda bulunan vekil ile vekaletnamede yer alan vekilin farklı olması nedeniyle usulsüz olduğu

ifade edilmiştir. 

Konuya ilişkin yapılan değerlendirme neticesinde, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun (Kurul) 01/12/2022 tarih ve 2022/1281 sayılı Kararı ile;

  • Kanun’un “Kişisel verilerin işlenme şartları” başlıklı 5’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği, (2) numaralı fıkrasında ise kanunlarda açıkça öngörülmesi, fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması ve ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması şartlarından birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerin işlenmesinin mümkün olduğu hükümlerinin yer aldığı,
  • Kanun’un “Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler”i düzenleyen 12’nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca veri sorumlularının; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik her türlü teknik ve idarî tedbiri almakla mesul tutulduğu,
  • Kanun’un “Veri sorumlusuna başvuru” başlığını hâiz 13’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının, “İlgili kişi, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili taleplerini yazılı olarak veya Kurulun belirleyeceği diğer yöntemlerle veri sorumlusuna iletir” hükmünü hâvî olmakla birlikte, anılan maddeye dayanılarak hazırlanan Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in (Tebliğ) 5’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, ilgili kişinin Kanun’un 11’inci maddesinde belirtilen hakları kapsamında taleplerini, yazılı olarak veya kayıtlı elektronik posta (KEP) adresi, güvenli elektronik imza, mobil imza ya da ilgili kişi tarafından veri sorumlusuna daha önce bildirilen ve veri sorumlusunun sisteminde kayıtlı bulunan elektronik posta adresini kullanmak suretiyle veya başvuru amacına yönelik geliştirilmiş bir yazılım ya da uygulama vasıtasıyla veri sorumlusuna ileteceği, (2) numaralı fıkrasında, başvurularda; ad, soyad ve başvuru yazılı ise imza, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için T.C. kimlik numarası, yabancılar için uyruğu, pasaport numarası veya varsa kimlik numarası, tebligata esas yerleşim yeri veya iş yeri adresi, varsa bildirime esas elektronik posta adresi, telefon ve faks numarası ile talep konusunun bulunmasının zorunlu olduğu, (3) numaralı fıkrasında ise konuya ilişkin bilgi ve belgelerin başvuruya ekleneceği hususlarının belirtildiği,
  • Bahse konu Tebliğ’in “Başvuruya cevap” başlıklı 6’ncı maddesinde veri sorumlusunun, Tebliğ kapsamında ilgili kişi tarafından yapılacak başvuruları etkin, hukuka ve dürüstlük kuralına uygun olarak sonuçlandırmak üzere gerekli her türlü idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü olduğunun hükme bağlandığı,
  • Somut olayda veri sorumlusunun Kuruma ulaştırdığı belgeler arasında yer alan “Haciz Tutanağı”nda; borçlu ve oğlunun haciz mahallinde olduğu ve konuya ilişkin olarak haciz memuru tarafından kendisine bilgilendirmelerde bulunulduğu hususlarının kayıt altına alındığı, ayrıca söz konusu tutanakta “Yediemin” sıfatıyla oğlunun da imzasının yer aldığı, ilgili kişilerin Kuruma intikal ettirdiği şikâyet dilekçelerinin eklerinde yer alan arama kayıtlarının tarihlerinin ise haciz işleminin gerçekleştirildiği tarihten sonraki günlere ait olduğunun görüldüğü, 
  • Şu hâlde, veri sorumlusunun yaptığı aramalar sonrasında ilgili kişiler konumundaki oğlunun, babasına ait borç bilgisini ilk defa bu aramalar ile öğrenmesinin mümkün olmadığı, zira bu aramalardan önce tanzim edilmiş olan haciz tutanağında kendisinin imzası bulunduğundan, borçlunun oğlunun konuya hâlihazırda vakıf olup şikâyet konusu olan kişisel verinin, alenileştiği, aleni verinin ise alenileştirildiği kişiler bakımından gizliliğinin düşünülemeyeceği,
  • Borçlunun oğlunun da haciz tutanağına imza atmakla haciz işleminin bir tarafı hâline geldiği, birtakım hacizli mallar üzerine yediemin olarak tayin edildiği ve yetkilisi olduğunu iddia ettiği şirket adına söz konusu mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu çerçevede Kanun’un 5’inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca “Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması” şartına dayanılarak, örneğin üzerine yediemin olarak tayin edildiği hacizli malların durumu vb. hakkında bilgi almak ve yürütülen hukuki işlemler hakkında kendisine bilgi vermek amacıyla kişisel verisi hüviyetinde olan şahsî cep telefonu numarasının, veri sorumlusu avukat tarafından, borçlunun oğlunun açık rızası olmaksızın, söz konusu amaçla sınırlı ve kısıtlı olmak üzere işlenebileceği, zira somut olayda alacaklı tarafın hak ve menfaatlerinin korunmasının, oğlunun üzerine yediemin bırakıldığı hacizli malların durumu ve bu konu hakkında kendisi ile irtibat kurulabilmesi ile yakından irtibatlı olduğu,
  • Öte yandan borçlunun oğlunun cep telefonu numarasının veri sorumlusu tarafından hukuka aykırı bir şekilde elde edildiğine ilişkin Kuruma herhangi bir belge iletilmediği, yapılan inceleme sürecinde de böyle bir tespitte bulunulamadığı, veri sorumlusu tarafından borçlunun oğlunun kişisel verisi olan cep telefonu numarasının, aradaki hukuki ihtilafa ilişkin hususlarla sınırlı olmak üzere işlenmesinin hukuka aykırı olmadığı,
  • Borçlunun oğlunun başvurusunda başvuruda bulunan vekil ile vekaletnamede yer alan vekilin farklı olması ve taraflar arasında düzenlenen bir yetki belgesi de veri sorumlusuna ya da Kuruma iletilmemiş olduğundan, söz konusu başvurunun yanıtlanmamasının hukuka aykırılık teşkil etmediği, bununla birlikte, ilgili kişinin başvurusunda yer alan vekaletnamede kişisel verilere ilişkin özel yetki yer almamasının, söz konusu taleplerin yanıtlanmaması noktasında bir engel teşkil etmediği

değerlendirmelerinden hareketle;

  • Borçlunun oğlunun haciz esnasında haciz mahallinde olduğu ve haczedilen malların yediemin sıfatıyla kendisine bırakılmış olduğu da dikkate alındığında, eldeki mevcut bilgi ve belgelerden veri sorumlusunun borçlunun oğlunun telefon numarasını hukuka aykırı işlediğinin tevsik edilemediği anlaşıldığından söz konusu iddia hakkında Kanun kapsamında yapılacak bir işlem olmadığına,
  • Veri sorumlusunun Kuruma ilettiği belgelerden, borçlunun oğlunun da söz konusu borcun hacizle tahsili sırasında haciz mahallinde bulunduğu ve Haciz Tutanağını imzaladığı, dolayısıyla babasının borcu hakkında hâlihazırda bilgi sahibi olduğu, şikâyet konusu aramalara dair kayıtların ise anılan Haciz Tutanağının tanzim edildiği tarihin ertesi gününe ait olduğu, bu nedenlerle borçlunun “aynı zamanda da kişisel verisi olan, kendisinin borçlu olduğuna dair bilginin veri sorumlusu tarafından oğluna iletilmesi” şeklindeki şikâyetine ilişkin olarak Kanun kapsamında tesis edilebilecek bir işlem olmadığına,
  • Veri sorumlusunun kendisine Kanun ve Tebliğ kapsamında, vekilleri aracılığıyla başvuruda bulunan ilgili kişilerden yasal bir mecburiyet bulunmamasına karşın “kişisel verilere ilişkin özel yetki” talep ettiği, bu durumun ilgili kişilerin veri sorumlusuna başvuru yapmasını Tebliğ’in 5 ve 6’ncı maddeleri hükümlerine aykırı olarak zorlaştırdığı dikkate alındığında kendisine yapılacak başvuruları sonuçlandırma noktasında azami dikkat ve özeni göstererek ilgili kişilerin bizzat kendileri veya vekilleri aracılığı ile yaptıkları başvuruları Kanun ya da Tebliğ’de bulunmayan, ayrıca herhangi bir yasal mesnede de dayanmayan ek külfetler getirmek suretiyle zorlaştırmamasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması konusunda veri sorumlusunun uyarılmasına

karar verilmiştir.